PINAR Yaşam Pınarım

Pınar’ın misyonu; tüketicilerine sağlık, lezzet, yenilik kaynağı olan ürünleri sunan bir yaşam pınarı olmaktır. Bu misyon çerçevesinde yaşam pınarı olmanın temelde dayandığı üç ana unsur; sağlık, lezzet ve yenilik pınarı olma özelliğidir. Pınar, tüketicilerine sunduğu sağlık, lezzet ve yenilik ekseninde “iyi yaşam”’ı destekler ve faaliyetleri bu ana hedef doğrultusunda sürdürür.

Çocuk, altına imzanızı attığınız sanat eseri gibidir.

Asmalı Mescit’te bir araya geldiğimiz başarılı oyuncu Bülent Alkış ile oyunculuk ve babalık üzerine konuştuk. Çocuk yetiştirmenin heykel yapmak gibi bir şey olduğunu vurgulayan başarılı oyuncu, her çocuk, altına imzamızı attığımız bir sanat eseri gibidir, diyor.

Çocuklara oynamak yetişkinlere oynamaktan çok daha zor. Çünkü ne düşünüyorlarsa direkt söylüyorlar. Yalan, dolan yok, hoşgörü yok. Yetişkinlere göre daha acımasızlar. Mesela oyunu beğenmediler mi direk beğenmedik diyorlar. Yüzlerinde maske yok. Çok rahat ve özgürler.

Aynalı Tahir, Yedi Numara, Çemberimde Gül Oya, Bu Kalp Seni Unutur mu?, İffet, Bir Çocuk Sevdim gibi birçok başarılı dizide rol alan oyuncu Bülent Alkış’ın, İstanbul’daki oyunculuk serüveni Pınar Çocuk Tiyatrosu ile başlıyor. Daha çok toplum meselelerini kendine sorun etmiş, adil ve mütevazi karakterleri canlandıran Alkış, çocuklar karşısında oynamanın yetişkinler karşısında oynamaktan çok daha zor olduğunu söylüyor. İşten geri kalan zamanlarda 6 yaşındaki kızı Duru ile vakit geçirdiğini söyleyen başarılı oyuncu, çocuk yetiştirmenin heykel yapmak gibi altına imza atılan bir şey olduğunu belirtiyor.

Pınar Çocuk Tiyatrosu’yla buluşmanız nasıl oldu?

7 yıl kadar çalıştım ama manevi olarak hala bağlıyım. Bizim okul döneminde mutlaka staja Pınar Çocuk Tiyatrosu ile başlanırdı. İlk yıl sahne yasağı vardı, ikinci yıl stajla birlikte sahne alabilme özgürlüğü verilirdi. Staj için en güvenilir yer Pınar Çocuk Tiyatrosu idi bizim için. Stajını yaparsın, sahne tasarımını yaparsın, aynı zamanda dramatik yazarlık yaparsın… Pınar Çocuk Tiyatrosu, okuldaki herkesin kendi alanıyla ilgili nefes alabileceği, kendini anlatabileceği bir platformdu.

Çocuklara oynamak nasıl bir şey?

Çocuklara oynamak çok ciddi bir iş.

Çünkü çocuklar sizin görmediğiniz bir yerden bakıyorlar. Bir oyun hazırlıyorsunuz, profesyonel tasarımcılar, oyuncular… Pınar Çocuk Tiyatrosu zaten bu iş için kurulmuş profesyonel bir yapı. Bir gün bir oyunun finalinde çocuklara “affedelim mi onu” diye sorduk. Biri çıktı hayır dedi. “Önce o koyduğu yasakları kaldırsın, silsin önümüzden ondan sonra affedelim” dedi. O günden sonra oyunun açısı değişti. Biz bunu görmemiştik mesela. Bu güne kadar kimse de buna takılmamış, başka yerlere takılmışız demek ki. Düşününce çok da mantıklı bir şey. Adam özür diledi, affettik. Olmaz ki… Yasaklamayı yasaklasın öyle af dilesin diyor çocuk. Doğru diyor.

Duru çok hareketli ve zeki bir çocuk. Zekası yaşının üzerinde çıktı. Şu an 5’i doldurdu 6’nın içinde ama 8-9 yaş zekası var. Beden gelişimi de 8 yaş bulundu. Üzerindeki kıyafetler de 8 yaş kıyafetleri.

“Harran’a tiyatroyu ilk biz götürdük”

1998 yılında Pınar’ın öncülüğünde Harran’da ilk çocuk oyununu biz oynadık. Çocukların bizim elimize, ayağımıza dokunup gerçek bunlar dediğini çok iyi hatırlıyorum, gözlerim doldu benim. Onlar oyun filan izlemiyor. Ne oluyor ona bakıyorlar. Sahnenin içine girdik ama çocuk sizin oyununuzla ilgilenmiyor, sizinle ilgileniyor. Üzerimde kostümler var ve 2 kat daha yabancı oluyorsunuz. Şehirde yaşarken herkesin sizin gibi yaşadığını hissediyorsunuz. Ama öyle değil. Bunun farkında olanlar da var. Ben farkında olanlardanım.

Bu yeni sezonda sizi yeniden ekranlarda görebilecek miyiz?

Muğla’da bir proje var. Onunla anlaşmak üzereyim. Orada sürpriz bir karakteri canlandıracağım. Bu güne kadar oynadığım karakterlerden farklı gibi görünüyor ama ne kadar farklı göreceğiz.

Dizi sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok dizi var ama birçoğunu daha görmeden yayından kalkıyor. Daha karakterler oturmadan dizi bitiyor. Çok fazla arz-talep var. Bundan dolayı dizi 2-3 bölüm yayınlandıktan sonra fazla reyting almazsa hemen kaldırıyorlar yayından. Kanal bu şımarıklığı yapabiliyor çünkü sırada bir sürü iş var.

Bir dizinin başarısı 2-3 bölümde belli olabilir mi?

Çok zor. Bu akla-mantığa sığmaz. 90 dakika iş çekeceksiniz, elinizdeki imkanlar sınırlı… Bütün sistem kaliteli de biz mi yapmadık. 90 dakikayı yetiştirmek için günlerce uyumadan kurgu yapan insanlar var. Bu adamın elinden çıkan iş hemen birinci olacak, yok böyle bir şey. Dizinin çıkacağı gün gündem değişiyor, reyting ona dönüyor. Ne oldu şimdi, bizim dizi başarısız mı oldu? Çok iş var, az kanal var. Reytingler de artık eskisi kadar abartılı değil. Bakıyorsunuz herkes diziyi seyretmiş ama reytingi fazla değil. İnternetten izliyor.

Peki dizi mi sinema mı? Hangisi size göre daha keyifli?

Sinema çok özel bir şey. Orada da anlattığınız şey tiyatrodaki gibi başı ve sonu belli olan, bir zaman aralığına sığdırılması gereken bir şeydir. Karakter olarak da başlangıcınız ve sonunuz vardır. Ucu açık değil. Dizi ucu açık bir şey ama. Karakteri yazıyorlar, sonra birkaç bölüm görelim de devamına bakarız deniliyor. Ama sinemada bu yok.

Baba olmak nasıl bir duygu?

Baba olmadan önce çok kolay geliyor insana. Çocuk çok zevkli bir şey ama zorluğu da var. Öncelikle bir insanın sorumluluğunu alıyorsunuz. Heykel yapmak gibi bir şey. Altında imzanız olacak. Birinin canını sıktığınızda hemen seni nasıl yetiştirmişler, terbiye etmişler derler. Bu sorumluluğu üzerinize almak önemli.

Duru’dan sonra yaşam tarzınızda değişiklik oldu mu?

Oldu tabi. Eve giriş-çıkış saatlerin değişiyor, uyku düzenin değişiyor. Şehir dışı iş seçerken çocuğu da düşünerek karar veriyorsunuz. Baba olmayı size kimse anlatamaz. Bunu ancak kendiniz baba olunca anlarsınız. Her şey, tüm duygular değişiyor. Çok daha duygusal oluyorsunuz. İnsanın yapısı değişiyor resmen. Bütün çocuklar sizin çocuğunuz gibi bakıyorsunuz. Çünkü sizin yaşadığınız zorluğu bütün anne-babalar yaşıyor. Trafikte bebek arabalı birini gördüğümde hemen yol veriyorum. Önce o geçsin istiyorum. Çünkü ben de bebek arabası varken, arabalar dursun da geçeyim istiyorum.

Duru’yla ilişkiniz nasıl?

Arkadaş gibiyimdir. Mesela ben çocuğuma bir şey söyleyeceksem karşıma alıp direk söylemem. Bir sohbet esnasında öğüt verir gibi söylemeyi tercih ediyorum. O zaman daha net dinliyor. Yoksa karşına al çocuğu, şunu yap, bunu yapma… Bu sizin ebeveynlik görevinizi tatmin etme duygusundan başka bir şey değil. Yaptım mı yaptım. Bir de çok korumacı bir yaklaşımı da sevmiyorum. Bazı hareketleri tamamlamasına izin veriyorum mesela. Tamamlasın ve görsün. Diğer türlü sürekli uyardığınız zaman panik bir çocuk oluyor.

Peki Duru’nun beslenmesinde nasıl bir yol izliyorsunuz?

Eşim bu konuda çok bilinçli davranıyor. Doğumdan itibaren emzirmeyi bile saatli yaptı. Kontrolleri, bakımları hep rutin olarak yapıldı. Biz yemek konusunda hiçbir zaman baskı uygulamadık. Çocukları tatlıdan, çikolatadan uzak tutmak çok zor. Çocuğunu hiç tatlıyla tanıştırmayan bir arkadaşım var. Şu an çocuğu çikolatadan kurtaramıyorlar ve yaşına göre kilo fazlası çıktı. Bu sonuca ulaşacaklarını ben tahmin ediyordum. Eşimin ailesi Almanya’da yaşıyor ve Duru Almanya’ya gidip geldikçe çikolatalar da getiriyor. Biz ona asla yeme demedik, saklamadık ama yesin diye de bir baskı uygulamadık. Yedi ve çekildi. Şimdi Duru’nun önüne binlerce çikolata koyun bir tanesini alır yer bırakır. Ama çocuğu sürekli yasaklarsanız daha da doyumsuz olur. Ailelere şunu söylüyorum; baskı yapmasınlar çocuğa. Ne kadar yediği değil ne yediği önemli. Çikolata da yiyeceklerse kalitelisini yesinler.

Pınar’ın ürünlerini kullanır mısınız?

Röportaj yapıyoruz diye söylemiyorum. Yıllardır Pınar ürünlerini güvenle kullanırım. Biraz bunda İzmirli olmamım da etkisi var. Evimizdeki ürünün birçoğu Pınar’dır. Çünkü güveniyorum, nereden geldiğini biliyorum. Mesela Pınar’ın organik sütünü içiyoruz.

"Duru’nun beslenmesi konusunda ne eşimin, ne de benim baskıcı bir tavrımız yok. Asla yasaklar koymuyoruz. Önemli olan ne yediğidir. Çikolata ya da hamburger mi yiyecek en iyisinden yemesine özen gösteriyorum o kadar."

 
Bu içeriği paylaşın;
 
 
 

Copyright 2016 Yaşar Holding A.Ş.

Gizlilik ve Kullanım Koşulları/KVKK
 
Site by LuckyEye
 

PINAR İLETİŞİM MERKEZİ

444 76 27

 
CookieWeb sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. Daha fazla bilgi için gizlilik ve kullanım koşullarımıza göz atabilirsiniz.
X