Rüzgar'la Birlikte Sonsuz Aşkla Tanıştım
Rüzgar'la Birlikte Sonsuz Aşkla Tanıştım
Rüzgar’ı kucağına aldığı ilk anı hayatının en mutlu anı olarak anlatan ünlü gazeteci Sibel Arna, Rüzgar’la birlikte tüm hayatının değiştiğini söylüyor. Bundan sonraki en büyük gayesinin mutlu, yararlı ve şefkatli bir insan yetiştirmek olduğunun altını çizen Arna, Rüzgar’ın hayatı boyunca istediklerinin peşinden koşacak, tutkulu bir insan olması için destekleyeceğini belirtiyor. Sibel Arna, Rüzgar’la ilgili merak edilen her şeyi Yaşam Pınarım okuyucuları ile paylaşıyor.
Yoğun bir tempo içindesiniz. Bir yanda Hürriyet’teki moda yazınız, bir yanda annelikle ilgili köşe yazılarınız… Hepsine yetişebilmek zor olmuyor mu?
Annelikle ilgili yazılarım çok kolay çıkıyor. Çünkü oğlum hayatımın gerçeği, her geçen gün onunla ilgili yeni bir şey öğreniyorum, merak ediyorum. Hatta bazen günde on farklı yazı konusu bulduğum oluyor. Modayla ilgili yazılarımı daha çok araştırıyorum, çalışıyorum, bu hafta ne yapsam diye oturup kafa patlatıyorum. Elbette bunu yaparken de çok keyif alıyorum çünkü 2003’ten beri moda yazıları yazıyorum.
Bunların yanı sıra bir de annelik var. Annelik nasıl gidiyor?
Şahane gidiyor, Rüzgâr üç yaşında oldu. Artık gerçekten bir birey. Oturup dakikalarca sohbet edebiliyoruz. Yapacağımız şeylere birlikte karar veriyoruz. Her konuda bir fikri var. Ne yiyeceğine de, ne giyeceğine de, hangi tiyatro oyununa gitmek istediğine de kendisi karar veriyor. Ve onun bu “yetişkin” hali beni çok heyecanlandırıyor, müthiş keyif veriyor.
Rüzgar nasıl bir çocuk?
Meraklı bir çocuk, başak burcu olduğu için titiz, fazla sorgulayan, adı gibi esen, koşan, oynayan, zıplayan, her çocuk gibi aslında… Kolları ve bacakları mosmor. Çünkü sürekli düşüyor. Ama yine de bana mısın demiyor. Bazen gerçekten içinde 100 atlı dört nala koşuyor gibi hissediyorum.
Hamilelik süreciniz nasıl geçti?
Çok rahat ve keyifliydi. İlk üç ay mide bulantısı oldu ama hiç kusmadım. Toplamda on üç kilo aldım. Elim, ayağım hiç şişmedi. Arkadan bakıldığında hamile olduğum belli olmuyordu, hatta sokakta laf atıyorlardı. Sadece karnımda top vardı sanki!
Rüzgar’ı ilk kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?
Biraz geç doğurdum ben. 42. hafta. Normal doğurmak için bu kadar bekledim ama anatomik yapım uygun olmadığı için mümkün olmadı. Doğum anına gelince, çok beklemiştim, çok özlemiştim, sağlıklı mı diye çok endişe etmiştim, kucağıma alınca önce derin bir rahatlama, sonra hayatım boyunca yaşayacağım en gerçek en büyülü kavuşma. Mucize kelimesinin sözlük anlamıyla tanışma anı. Adeta karnında kelebeklerin uçuştuğunu hissediyorsun. En mutlu günlerimden biriydi. Hem mutluluktan havalara uçuyorsun, hem de kendini şapşal gibi hissediyorsun.
Yaşamınızda Rüzgar’dan sonra neler değişti?
Sonsuz aşkla tanışmam Rüzgâr sayesinde oldu, erkek ırkına başka bir açıdan bakmaya başladım. Şefkatli bir erkek yetiştirmek için uğraşıyorum. Daha verimli bir insanım artık. Eskiden iki saatte biten işler artık bir saatte bitiyor. Daha umutluyum hayata karşı, aynı zamanda endişeliyim. Oğlumun sayesinde güne, güneş sadece bizim için doğuyormuş gibi şımarık bir duyguyla başlıyorum. Onun gibi hiçbir erkeğin bana tutkuyla bakmayacağını biliyorum. Oğlum sayesinde çok daha güçlüyüm artık, gözyaşlarımın kıymetini biliyorum, öyle her şeye akıtmıyorum. Yine oğlum sayesinde dostum olanla olmayanları ayırt edebildim.
Rüzgar’la bir gününüz nasıl geçiyor?
O artık tüm gün yuvaya gidiyor. Sabah okula gitmeden birlikte geçirdiğimiz bir saatimiz var. 10 dakika yatak keyfi, boğuşma, sarılma, gıdıklama seansı… 10 dakika kıyafet seçme, giyinme, yüz yıkama, 15 dakika kahvaltı. Ve babası okula götürmek için gelene kadar da oyun. Canımız ne isterse… Salonun orta yerine kocaman bir trambolin aldım, bugünlerde en çok müziği çalıp zıplamaktan keyif alıyoruz.
Rüzgar’ın beslenmesiyle ilgili olarak nelere dikkat ediyorsunuz?
O işlerden sorumlu devlet bakanı anneanne. Rüzgar onun pişirdiği yemekleri bayılarak yiyor. Favorileri dolma, sulu köfte, taze fasulye ve enginar. Bir de ne şanslı ki babası Sushico gibi şahane bir markanın sahibi. Oğlum da hakkını veriyor. Somon sashimi hastası, ördekten dürüm yapmanın ustası.
Pınar markasının ürünlerini kullanıyor musunuz? Ürünler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Pınar Labne bir numaralı vazgeçilmezimiz. Rüzgar her gün bir minik paket bitiriyor. Tam buğday ekmeği üstüne Pınar Labne ve bal. Bir de Pınar Çocuk Sütü’nden vazgeçemiyoruz. Aslında Pınar Organik’e geçmesi gerekiyor ama Pınar Çocuk Sütü daha tatlı geliyor sanıyorum.
Çalışan bir anne olarak Rüzgar’a yeteri kadar vakit ayırabiliyor musunuz? Aranızdaki iletişim nasıl?
Rüzgar okuldan 17:00’de geliyor. 17:00 olamasa da en geç 19:00’da evde olmaya çalışıyorum ve uyuduğu saat olan 21:00’e kadar birlikteyiz. Hafta sonları ise tamamen bizim. Oyun alanlarına, tiyatroya ve sinemaya gitmekten büyük keyif alıyoruz.
Rüzgar’la ilgili hayalleriniz var mı?
Mutlu biri olmasını istiyorum ve de tutkulu. Ne olursa olsun onu tutkularının peşinden koşması için destekleyeceğim.