PINAR Yaşam Pınarım

Pınar’ın misyonu; tüketicilerine sağlık, lezzet, yenilik kaynağı olan ürünleri sunan bir yaşam pınarı olmaktır. Bu misyon çerçevesinde yaşam pınarı olmanın temelde dayandığı üç ana unsur; sağlık, lezzet ve yenilik pınarı olma özelliğidir. Pınar, tüketicilerine sunduğu sağlık, lezzet ve yenilik ekseninde “iyi yaşam”’ı destekler ve faaliyetleri bu ana hedef doğrultusunda sürdürür.

Kızımla İlgili Şımarık Hayellerim Var

Kızımla İlgili Şımarık Hayellerim VarTiyatro ve sinema oyuncusu Sevinç Erbulak, oynadığı sayısız oyun ve filmde, birbirinden farklı karakterlere büründü. 'Süper Baba' dizisinde ailenin akıllı kızıydı, 'Kuzenlerim' dizisinde neşeli Ece, Çağan Irmak'ın son filmi 'Prensesin Uykusu'nda da kızı için çırpınan bir anne oldu. Sevinç Erbulak, tiyatro sanatçıları, Füsun ve Altan Erbulak'ın kızı. 'Gözünü kırpma, düşerim' adlı kitabın yazarı ve belki de en önemlisi, Kavin'in bir tanecik, dünyalar güzeli annesi...

'Prensesin Uykusu' filminde çok başarılı bir oyun sergilediniz, filmin kadrosuna dahil olma hikâyenizi paylaşır mısınız?
Filmin kadrosuna, Çağan Irmak'ın seçmesiyle dahil oldum. Çağan, tiyatro izleyen bir yönetmen ve bu sayede çok sayıda oyuncu tanıyor. Çağlar Çorumlu'yu ve beni de bir oyunda seyretmişti. Bizi izlerken, aklındaki filme uygun olduğumuzu düşünmüş. Bunu söylediğinde, büyük heyecan duydum, çünkü Çağan'ın, sevdiğim ve içinde yer almayı hayal ettiğim bir sineması var. Sevdiğimiz yönetmenler, kariyerleri boyunca ne kadar film çekiyor bilmiyoruz ama bir tanesine bile dahil olabilmek, bu meslekte lüks sayılır.

'Tarla Kuşuydu Juliet'teki oyunculuğunuz da övgü alıyor. Bu oyundan biraz bahseder misiniz? Karakterinizin temel özellikleri nelerdir?
Oyun, Ephraim Kishon'un kaleme aldığı bir Shakespeare hicvi. Romeo ve Juliet'i artık bilmeyenimiz yoktur. Aşklarının ölümsüzlüğü, sanırım erken ölümle, aşkın yarım kalmış olmasından kaynaklanıyor. Oyunun yazarı, Ephraim Kishon, "Ölmeselerdi ne olurdu hiç merak ettiniz mi, ben çok merak ettim" diyerek Romeo ve Juliet'in tanışmaları ndan 35 yıl sonraki hallerini hayal etmiş ve çok eğlenceli, çok seyirlik bir oyun yazmış. Artık ilişkilerinde pek çok şeyi yitirmiş bir Romeo ve Juliet var oyunda. Yaş almışlar, birbirlerini çok yormuşlar fakat hâlâ aşıklar. Ama aşık olduklarını hatırlamaları için bir şey yaşamaları gerekiyor... Oyun aslında bunu anlatıyor. Ben Juliet'in 35 yıl sonraki halini oynuyorum. Juliet artık 47-48 yaşlarında. Oyunun çok büyülü bir teksti var. Oyunda Romeo rolündeki Engin Alkan aynı zamanda Papaz Lorenzo'yu canlandırıyor. Juliet olarak ben de aynı zamanda oyundaki dadı rolünü üstleniyorum. Çok eğlenceli bir oyun oynadığımız inancındayım. Komedinin oyunculuk serüveninde çok özel bir yeri olduğunu ve zaman geçtikçe oyuncuya daha iyi oynama fırsatı verdiğini düşünüyorum. Bu biraz da benim oyunculuğum için geçerli olabilir. Oyunum repertuvardan kalktığı gün bile hiçbir zaman tamamlanmış olmuyor benim için. Hep sonradan "fiurası da şöyle olabilirdi" fikriyle devam ediyor hayat. Bu iyi bir şey aslında. Bu röportajı yaptığımız gün, kaçıncı oyunu oynayacağımızı bilmiyorum ama dün gece bile oyun içindeyken yeni şeyler keşfettim. Bugüne kadar şikâyet ederek oynadığım bir oyunum olmadı. Ama 'Tarla Kuşuydu Juliet'teki Juliet'e, kişisel bir zaafım olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bir gün doğal olarak hayatımdan çıkacak ve bu rolü çok özleyeceğim.

Mutfak Çocukluğumu Hatırlatıyor'Süper Baba', 'Çemberimde Gül Oya', 'Prensesin Uykusu'... Bunlar başyapıt olacak, seneler geçse bile zihinlerden kolay silinmeyecek film ve diziler. Bu kadar önemli projede yer almayı nasıl başardınız? Kendinize koyduğunuz altın kurallar var mı?
Ben tesadüşere çok inanırım. Kişinin elbette kendi değerlerinden ödün vermemesi çok önemli, ama tesadüşerin, yani yıldız yüksekliğinin de hayatta önemli bir faktör olduğ unu düşünüyorum. Süper Baba'ya başladığımda çok küçüktüm, orası benim okulumdu. Aynı yıllar Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde de eğitim alıyordum. O da başka bir şans, başka bir tesadüftü. Yeni açılmış bir okuldu. Oraya girip girmeyeceğimi bilmeden ya da orada okuyup okumama ihtimalimi çok düşünmeden sınava girmiştim. Dizi ve okul aynı zamana denk geldi. Dolayısıyla o kadar çok öğretmenim oldu, o kadar farklı ekollerden, o kadar farklı ustalardan eğitim aldım ki, etkilenmemem, öğrenmemem mümkün değildi. Bu tip bir eğitimden geçtikten sonra alınacak kararlar, kurulan o hassas dengeyi tutturma hikâyesidir. Dizi yapmak için dizi yapmamaya çok özen gösterdim. Çünkü yaptığım işleri güzel hatırlamak istedim. Önce kendim ikna olmalıydım. Bir altın kuralım varsa, herhalde budur. ‹kna olduktan sonra, "Yapabilecek miyim?" korkusunu yaşıyorum ve ne kadar çok korkarsam, iş bittikten sonra kendimi o kadar iyi hissediyorum. Elbette dizinin oynadığı kanala, yönetmene, oyuncu kadrosuna dikkat ediyorum. İnsanın sevdiği işi yapması mutluluk getirir. Ben bu ülkede sevdiği işi yapan azınlığın arasındayım ve bunun farkındayım.

Sanatçı bir anne babanın kızı olmak, meslek seçiminizi nasıl etkiledi?
Yüzde 100 bir etki yarattı. Çünkü onları tiyatroda o kadar çok görmek istiyordum ki, tiyatroda evden daha fazla vakit geçiriyordum. Bir süre sonra tiyatrodaki odam en pırıltılı, ışıltılı mekân haline geldi. Sonra oyunculuğu meslek olarak seçtim ve ailem bu kararıma çok sevindi.

Kızımla İlgili Şımarık Hayellerim Var Eminiz kızınızın kendi istediği mesleği seçmesini arzu edersiniz. Ama her annenin gönlünde yatan bir hayal de vardır. Kızınızın gelecekte ne iş yapmasını istersiniz?
Benim gönlümde yatan onun müzikal oyuncusu olması, Londra'da okuması ve orada yaşaması. Ona bunu tepki vermesin diye söyleyemiyorum ama ben hayallerimde Kavin'i öyle görüyorum. Fiziğini sahneye çok yakıştırıyorum. Kavin'in hayal gücü, eğer sanatçı olursa onu çok ilerletecek bir genişliğe sahip. Yazmasını ve onunla aynı sahneyi paylaşmayı da çok istiyorum. Çok şımarık hayallerim var kızımla ilgili... Gözümü kapattığımda onu Londra'da, 'Phantom of the Opera'da Christie'yi oynarken görüyorum. Bunu çok istiyorum ve gerçek olma ihtimaline çok inanıyorum.

Kızınızla aranızdaki ilişki nasıl? O doğduktan sonra hayatınızda neler değişti?
Ben hamileyken bir anne modeli hayal etmiştim. "fiunu yaparım, bunu yapmam, buna asla izin vermem, bu da çok normal" gibi kafamda birtakım kurallar oluşturmuştum. Ama doğduktan sonra planladı klarının tamamen tersini uygulayan bir anne oldum. Hayatım Kavin'den önce ve Kavin'den sonra olarak ikiye ayrılıyor. Bu ayrım anne olarak değil Sevinç olarak değişmiş olmamdan kaynaklanıyor. Kavin'den önce takıntıları olan bir insandım, sonra çok rahatladım. Mükemmelliğe çok hayrandım, artık eskisi gibi düşünmüyorum. Kusurlarla sevebilmeyi öğrendim. Çocuk değişik bir öğretmen. Ben1975 doğumluyum, Kavin 2006 doğumlu ve benim ondan öğrenebileceğim çok şey var. Kavin'in nüfus cüzdanında büyümesini ama kendinden bir şey kaybetmemesini istiyorum. Korkuları mı ona öğretmiyorum, onun doğallığını bozmak istemiyorum. Ben onun istediği her şeyi yapabileceği bir anne modeliyim. Çocuk bir çeşit yaşam rehberi gibi aslında.

Birlikte yapmaktan en keyif aldığınız aktivite nedir?
Masal uydurmak. Kavin çok komik siparişler veriyor, mesela; "Fil olsun, yavru kirpi olsun ve Pinokyo olsun" diyor. Ben bir şey anlatmaya başlıyorum, "Kapı kilitliymiş, açamıyormuş" diyorum mesela, "Yok anahtarı bulmuş, açmış" diyor Kavin. Nasıl sonuçlanacağını bilmediğimiz şeyler, masallar uyduruyoruz ve çoğunun ortasında Kavin uyuyakalıyor. Uyandığında masalı n neresinde kaldıysak mutlaka hatırlıyor. Çocuklar söze çok inanıyorlar, ben yapamayacağım bir şeyi asla vaat etmiyorum Kavin'e.

Mutfak Çocukluğumu HatırlatıyorOnun gelecekte nasıl biri olmasını istersiniz? Böyle biri olması için ona nasıl destek vereceksiniz?
Başka birine ihtiyaç duymamasını, buna karşın çoklu ilişkiler yaşamasını isterim. Mesleğimiz ne olursa olsun ben bu ülkede kadın olmanın çok kolay olmadığını düşünüyorum. Bu yüzden Kavin'in çok güçlü olmasını istiyorum. Kavin'in ismi güçten gelir. Kavin'in kendi hayatının efendisi olmasını, nerde ne yapıyorsa bunu istediği için yapmasını, zorunlu koşullardan ötürü meslek seçmemesini istiyorum. Böyle bir hayat yaşaması için elimden gelen her şeyi yapacağım. Kendimde kullanmadığım bütün haklarımı Kavin'de kullanacağım bir hayat yaşatacağım ona.

Kızınızın ve kendinizin beslenmesinde nelere dikkat ediyorsunuz?
En geriye gittiğimizde, emzirmeye çok önem vermiştim; 19 ay emzirdim. fiimdi sevdiği şeyleri yedirmeye çalışıyorum, fast food'u uzak tutmaya çalışıyorum ama hayatımızda hiç yok dersem yalan olur. Annem ve ben sebze ve meyve ağırlıklı beslendiğimiz için, Kavin okuldan dönen çocukların istemediği şeyleri istiyor. "Bana kivi salatası yapar mısınız?", "fiöyle bir portakal olsa da yesek" diyor. Sokak hayvanlarını da beslemeyi seviyor. Et yediğinde, birlikte aşağı inip kedilerimizi, köpeklerimizi kemiklerle besliyoruz. Sadece organik ürün seçmiyorum, bir misafirlikteyken de rahat bırakıyorum. O da zaten sağlıksız şeyleri sevmiyor. Ama her çocuk gibi şeker ve çikolataya bayılıyor.

Pınar ürünlerini kullanır mısınız?
Kavin için özellikle Pınar Süt kullanıyorum. Bir de Pınar Light Peynir var, onu çok seviyorum. Sette yenilen her şeyin lezzeti çok farklıdır ve sette kurulan yemeği yemek yasaktı r. Yasak olduğu için de istek doğurur, biz de hep tırtıklarız. Sanat yönetmenleri de "Lütfen dekoru yemeyelim" derler. Ben koklayarak doğru peyniri aradığım için benim peynir seçmem çok zaman alabiliyor. Onun için Pınar Light Peynir hayatımı kurtarmıştır. Sette yiyip, arkadaşıma "Bu nedir?" diye sormuştum. Pınar olduğunu öğrendiğimden beri Pınar Light Peynir yiyorum. Kavin de Pınar Süt içiyor. Çok memnunum. Pınar zaten çok köklü bir marka ve ürünlerini güvenerek kullanıyorum.

 
Bu içeriği paylaşın;
 
 
 

Copyright 2016 Yaşar Holding A.Ş.

Gizlilik ve Kullanım Koşulları/KVKK
 
Site by LuckyEye
 

PINAR İLETİŞİM MERKEZİ

444 76 27

 
CookieWeb sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. Daha fazla bilgi için gizlilik ve kullanım koşullarımıza göz atabilirsiniz.
X